Türkiye'nin batısında, özellikle Çeşme Yarımadası'nda yetişen sakız ağaçları, Ege ve Akdeniz Bölgesi'nin nadide bitkilerinden biridir. Damla sakızının kökenleri milattan önceki dönemlere, örneğin Herodot ve Hipokrat zamanına dayanmaktadır. Hipokrat, damla sakızının tedavi edici özelliklerini keşfetmiş ve kullanmıştır. Tarihî kaynaklarda sakız ağacının mide sağlığına olan katkıları vurgulanmış, damla sakızı balgam söktürücü, diş etlerini güçlendirici ve ağız kokusunu giderici olarak kullanılmıştır. Ayrıca antik çağlardan beri yaraların iyileştirilmesinde tercih edilen bir doğal çözüm olmuştur.

Çeşme'nin özgün sakız ağaçları, kırmızı toprakta yetişir ve mis gibi kokularıyla tanınırlar. Yapraklarını her mevsim dökmemesi ve sadece gövdesinin değil, toprağının da sakız kokması dikkat çekicidir. Damla sakızı, sağlık açısından sayısız faydası olan doğal bir ilaçtır. Mide problemlerinden ağız sağlığına, hatta akciğer kanseri riskinin azaltılmasına kadar çeşitli alanlarda kullanılmıştır. Çene ve yüz kaslarının gelişimine katkıda bulunur ve erozyona karşı toprağı korur. Sakız ağaçları ve damla sakızı, binlerce yıldır sağlık ve lezzet arayanlar için vazgeçilmezdir. Damla sakızlı Türk kahvesi, dondurma ve sakızlı kurabiyeler, Çeşme'nin unutulmaz lezzetlerindendir.

Ayrıca bu sene yapılan başvuru neticesinde “Çeşme Sakız Ağacı” Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillenmiş ve coğrafi işaret almıştır.